Bir dünya gerçeğidir yabancı dillerde kolaylık ve zorluk gerçeği. peki hangi diller kolay öğrenilir? hangi diller zor öğrenilir? bunun bir dünya çapı standartı var mıdır? bu sorulara cevap bulalım.
evvela kolay yabancı dilin dünya çapı bir standardı yoktur ana dilinize en yakın diller sizin için kolay öğrenilebilir dillerdir. Mesela ana dili türkçe olan birisi azerbaycan türkçesi öğrenmek isterse kursa bile gitmesine gerek yoktur en fazla 1-2 gün içerisinde adapte olur. Lakin ana dili ingilizce olan birisi azerbaycan türkçesi öğrenmek için haftalar harcamalıdır.
Arapçayı ele alalım bir norveçliden ziyade bir yahudi daha hızlı öğrenebilir. bir yahudiye göre arapça kolay sayılabilecek bir dildir. yahut çince ana dili olan birisi için arapça zordur arapça ana dili olan birisi için de çince zordur halbuki bunların ikisi de zor dildir yine de birini bilip ötekini öğrenenler zorlanır.
Hakeza almanca ana dili olan birisi de bir oturuşta ingilizceyi anlayamaz neticede ingilizce-almanca ayrımı 1500 seneye kadar varan bir ayrımdır azerbaycan türkçesi-türkiye türkçesi gibi yeni sayılabilecek bir ayrım değildir. Lakin ana dili almanca olan birisi için ingilizce çocuk oyuncağı gibidir çünkü ingilizce almancanın detaylarını kaybetmiş üstüne latin kökenli kelime istilasına uğramış hali gibidir.
Farklı dil ailelerinden olupta öğrenilmesinde görece kolaylılık olan dillere gelirsek bunda da ana dille aradaki ortak kelime miktarı devreye girer. Türkçenin içerisinde binlerce arapça kelime olduğundan öğrenilmede kolaylık sağlar hakeza fransızca, farsça için de geçerlidir ortak kelimeler kolaylıktır. amerikada televizyon görüp ingilizcesini yarım saat düşünmenize gerek yoktur “televizyon” dediğinizde tüm amerikalılar ne demek istediğinizi anlar çünkü televizyon onlarda da televizyondur gerçi telafuz farklılığından televijın diyorlar lakin televizyon dersen de anlarlar ki fransızlar bizim gibi telafuz ediyor. farklı dillerdeki ortak kelimelerde arada telafuzda fark olabilir o kadarı da sorun değildir. ingilizcede impossible impasıbıl diye okunur fransızcada imposible diye.
Son olarak dilde dilbilgisi detayı da önemlidir. Dilbilgisi geniş olan dilleri öğrenmek basit dilbilgisi olanları öğrenmekten zordur. Esperanto öğrenirken kelime ve gramer ezberini yapmanız yeterlidir çünkü yazıldığı gibi okunur, aksanlar yüzünden okunuş değişmez, istisna kural yoktur. Ama ingilizcede durum şöyledir;
Kolaylık bakımından esperantodan bir tık daha zordur bununla birlikte kelime ezberi ve dilbilgisi ezberi şakır şakır konuşmak için yeterli değildir. Yazıldığı gibi okunmaz ki bu yüzden ana dili ingilizce olanlar arasında bile farklı telafuz farkları görünür. Okulda öğrendiğiniz ingilizceyi abd veya ingilterede sokakta konuşursanız sizi anlarlar da siz onlardan duyunca farklılıklar görürsünüz. misal “I am going to my home” cümlesini ele alalım okulda bunun telafuzunu “ay em going tu may hom” şeklinde öğrendiniz. peki amerikaya giderseniz nasıl duyarsınız? “am goin tu ma hom”. bu yüzden ingilizceyi duymak önemlidir.
Zor dilbilgisi olan dillere gelince bu dillerin dilbilgisine ana dilleri bu dil olan kişiler de tamamen hakim değildir. çince ve arapça böyledir öğrenmesi de zordur. çince asıl tamamen tonlama üzerine kurulmuştur sesli harf tonlamasına takmış adamlar.
Arapçaya gelirsek türkçeye geçen kelimeler sebebiyle bir kulak aşinalığımız olur bununla birlikte dilde o kadar istisna vardır ki düzenli kurallar istisnadır desek yeridir.
Yabancı dilde alfabe meselesine gelirsek çince gibi bir çeşit hiyeroglif kullanan dilleri öğrenmek en zorudur, Latin alfabesi kullananlar içinse latin alfabesi kullanan dilleri öğrenmek kolaydır sonra yunan ve kiril gelir ki yazım mantıkları aynıdır. arapça, ibranice yazılar bir tık daha zor gelebilir lakin çince gibi imkansız da değildir. arap yazısını öğrenmek sanıldığı kadar aylar süren bir şey değildir. latin alfabesini tanımak ne kadar kolaysa o kadar kolaydır. neticede ortografisi tutan bir yazı sistemi var harfler var başta ortada sonda farklı yazılıyor lakin baş, orta ve sondaki halleri birbirine de benziyor öğrenmek zor değil yani. camideki hat sanatıyla yazılmış iç içe geçen kelimeleri görüp gözünüz korkmasın onlar sırf sanat olsun diye harfleri birbirine sokuyor ve çeşitli fırça darbeleri ekliyor o kadar karmaşık değil aslında.